Ah vah edip de dövünmenin bir faydası olur mu?
Oldu mu?
Her ihmal bir cehennem oldu bize bu ülkede.
Gittikten sonra üzülmenin, yitip giden canlara faydası dokundu mu?
Aynı cümleleri kurup söylemekten dilimizde tüy bitti.
Aynı olayları yaşamaktan artık bunaldık, bıktık.
Adeta suni yaşam ünitesine bağlanmış bir toplum haline getirildi.
Üniteyi çektiğin hayat son bulacakmış gibi.
Göz göre göre gelen yönetim kaynaklı kazalar…
Kaybettiğimiz değerlerimiz, insanlarımız.
Yazık günah değil mi?
Peki hiç bir önlem olmaması, vahim değil mi ?
Tüm olanlardan sonra hiç istifa eden olmaması rahatsız edici değil mi?
Yaşanan onca üzücü olayın arkasından bildik ve tanıdık söylemler.
Ajitasyon demeçler.
Sorumluluktan kaçmalar.
Üçüncü dünya ülkelerinde bile görülmeyecek manzaralar.
Toplumun ve idarenin geldiği durumun özetidir.
Bu kadar denetimsiz başka ülke var mı?
İnsan hayatının bu kadar kıymetsiz olduğu başka bir yer var mı?
Artık yeter.
Ülke olarak ne zaman düzeleceğiz?
Ne zaman gerekli denetimleri yapıp, düzenlemeleri gerçekleştireceğiz?
Ne zaman sorumluları tespit edip hukuk önüne çıkaracağız?
Sadece bu olay değil, son çeyrek yüzyıldır meydana gelmiş faciaların sonu ne yazık ki aynı.
Ne sorumlu var, ne de denetim.
Ne hukuk var ne de adalet.
Hiç bir yas ilanı bu acıları dindirmeye yetmez.
İlan edilen bir günlük yas..
Bir günlük yas değil; asırlık yas olsa ne ne yazar?
Ölen öldü.
Kalan sağlar bizimdir.
Artık yasları bırakıp, önlem almanın zamanıdır.
Artık sorumluların yargı önüne çıkması zamanıdır.
Acılar ancak böyle az da olsa diner.
Gerisi nafile.
Bir daha asla böyle acı olayları yaşamamak dileğiyle…
Milletimizin başı sağ olsun.