Kemal Bey’i son 5-6 yıldır beğeniyorum. Hem benim önyargımı dizginlemem hem de Kemal Bey’in testlerden başarılı çıkması, bu konuda Kemal Bey’e karşı olan inancımı sağlamıştır. Adalet yürüyüşü büyük bir çaba. O yaşta bir insan onca kilometre yol yürüdü. Ne için? Benim için, ailem için, mütedeyyin kesimi anlama , helalleşme ve uyumlu olması için büyük çaba sarf etti. Ben samimiyetine inanıyorum. Parti içi marjinal isimlerle yolların ayrılması ile aksiyon da aldı. Özür de diledi. Kendisine ait olmasa da kurumsal kültür içinde parti kimliği adıyla sahiplendi. Gerçekçi ve güvenilir olmasından ötürü, yaptıklarını takdir ettim. Amacı; sadece siyaset – seçim hedefli değil, anlaşılıyor. İçselleştirmiş sonuçta. Dini hassasiyet , inanış bazlı yaşam tarzı, sadece saygı duyulup geçilecek bir olgu değil; pratikte uygulamalarla benimsendi. Ezberleri yıktı; istismar malzemelerini boşa çıkardı.
Rahmetli babamdan bir örnekle bitireceğim. Babam, dindar (göreceli), hacı, vakit namazlarını da mümkün oldukça camide kılan, inançlı bir insandı. Bu insan 63 yaşında , en son yerel seçimde CHP’nin sandık sorumluluğunu yaptı. O yaşta uğraşıyordu, koşturuyordu. Kalp hastasıydı kendisi , kalbinde pille geziyordu. Biz bile kızdık bu duruma “hastasın” dedik. Ama bizim için, geleceğimiz için, ülkenin geleceği için elinden geleni yapıyordu. Son yıllarda da Kılıçdaroğlu’nu takdir ederdi, saygı duyardı. Ceketindeki Atatürk rozeti hala duruyor; çıkarmıyorum hatırası var diye.
Sağcı kim şimdi ? Kavramlar neye kıyas artık? Kişinin inancına bağlı ön yargılara kapılmamak önemliyse ön kabule de kapılmamak önemli. Kılıçdaroğlu sağa açılıyor diye eleştirileri görünce bazıları anlayamamış; sağ kitleler de yaşayan seçmen de istiyor CHP’yi. Zaten tüm kutuplaşma, tahrik, kışkırtma operasyonları da yetmiyor. O yüzden, Kemal Bey’in cumhurbaşkanı olmasını istiyorlar. Namuslu, adil, eşitlikçi, toplumsal barışı özümsemiş, Cumhuriyet’in 100.Yılına yakışan ciddiyette bir cumhurbaşkanı olacağını düşünüyorum. Umarım, tüm taktiksel algıyı eleştirilerini göğüsler ve aday olur. Çünkü Türkiye’nin tam da böyle bir durumda eşiğe geldiği kritik zamanda Kemal Kılıçdaroğlu’na ihtiyacı var.
Farklı görüşteki kitlelerin güvenini kazanabilen tek aday: 20 yılı geçen tahribat, yıkım, bozulan devlet yapısını düzene koyma ve uyumla çalışma için niteliklere sahip tek adayın kendisi olduğunu düşünüyorum. O yüzden sağ seçmen muhafazakârlar, Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermez çıkarımı doğru bir analiz değil; o teze bağlı olarak Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi tercihler günlük popülizm için mantıklı gözükebilir. Fakat daha temel ilerisi için, reformsal ve kalıcı bir toplumsal barış ve refah ile Dünya’da güvenilir, zengin devlet varlığımız tesis edilmeli. Ülkeye Kemal Kılıçdaroğlu lazım. Bir kere deneyelim; şans verelim. Manipülasyonlara , algı yönetimlerine kendimizi kaptırmayalım.
Bu iletişim kanalını kullanırken, klasik partizan Akp’li seçmenle değil, onların çocukları ile yapabiliriz. Onların çok daha özgür düşünce ve demokratik yönelimleri var. Onları manipüle etmek kolay değil. Her şeyi görüyorlar, biliyorlar, farkındalar, yaşayarak tecrübe ediniyorlar; kıyas yapıyorlar , talep ediyorlar. Bu sadece Z kuşağı için değil, 40’lı yaşlarındaki çocukları ve kardeşleri içinde geçerli bir durum. Burada muhalefete düşen: Tuzaklara düşmeden, kimseyi kırmadan ve tabii ki samimi olarak da iletişim kurmak , umut vermek olmalıdır. Bilin ki; Kemal Bey’in Alevi olması üzerinden yürütülmesi muhtelif olan çirkin bir kampanyada düzenlenebilir. Bugünün özgürleşmiş insan hakkı: Aile kazanımlı aidiyetlere asla sığmayacak davranışlar, söylemler kabul edilemez; ötekileştirilip siyasi malzeme yapılamayacağını anlamadıkları için kullanmak isteyebilirler. Net söylüyorum ters teper: Büyük bir politik çöküşü hızlandırır. Bazen, sosyal medyada veya sınırlı sayıda röportaj gibi durumlarda Akp’li tabanmış gibi yansıtılan sözler, sizi yanıltmasın. Asla böyle bir matematiksel karşılığı yok. Tam tersi modern, genç muhafazakârlar da pozitif ayrımcılık duygusunu körükler; ekstra destek sağlar. Asıl bu aşamadan sonra siyasiler, daha çok insiyatif almalı ve yeni politikalar üretmelidirler. Türkiye’nin çıkış yolu ancak yeni dönemde yenilikçi politikalar ortaya konulmasına bağlıdır. Bu yolu açacak olan kişi de hiç tereddütsuz Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
YAZAN : Cabir Çiçek