Tarihten bir kesit ve günümüz bağlantısı:
Nutuk adlı eserde Mandacılığı savunan Kara Vasıf Bey’in söz aldığı konuşmada geçen bazı kısımlar geçmiş ile günümüz arasındaki paralelliği ile önemlidir. “Manda (Başka bir devlet altında idare edilme biçimi) yönetimi gereklidir çünkü şu anda 10-15 milyon lira geliri olup 500 milyon lira borcumuz var. -Osmanlıdan kalan borçları kastediyor- Bu parayı kimse bize bağışlamaz. Gelirimiz bunun faizini bile karşılamaz. Bağımsızlık için mali durumumuz elverişli değildir. Öte yandan bizi her an bölüşmek isteyen “Yunanistan, İtalya, İngiltere, Ermenistan vb) hükümetler var. Parasız, ordusuz ne yapabiliriz?
Onlar uçakla havada uçuyorlar, biz henüz kağnı arabasından kurtulamıyoruz. Onlar savaş gemisi yapıyorlar biz yelkenli dahi yapamıyoruz. Bu şartlar altında bugün kurtulsak bile yarın yine bizi bölüşürler.”
(Kaynak: Nutuk, Sayfa 98.)
Bakıldığı zaman Kara Vasıf haklı görülebilir. Burada kendisinde eksik olup Mustafa Kemal’de bulunan şey karakter farkı ve artıları (Liderlik, Ön görü, strateji, bağımsızlık düşüncesi vb.)Elbette hepimiz biliyoruz ki Mustafa Kemal Manda ve emperyalizm konusunda hem haklı çıktı hem de galip.
Nitekim Ortadoğu-Arap coğrafyası, Afrika vb. bölgeler emperyalistlerin sömürge sahası oldular. Durumları malum (kan-barut-yoksulluk ve gözyaşı)Günümüzle karşılaştıracak olursak; Vasıf gibilerin Mustafa Kemal paşa ile olan farklarından bir tanesi ben merkezci hareket etmeleri.
Kara Vasıf iyi bir işletmeci iken (Madra Zeytinyağları, Kızılay Soda) Ticaret yaşamında kurduğu işletmeler bugün bile ayaktadır. Mustafa Kemal’in eniştesi ile ortak ticari girişimlerinin sonu başarısızlık olmuştur. (iş Bankası’nı kar amacıyla açmadığı için dahil etmemek daha doğrudur)
O zaman yapılamayan Uçak-Savaş gemisi- araba vb bütün ürünlerin günümüzde üretilebilmesi işin içine (Vasıf’da bulunup Atatürk’de bulunmayan) tüccar anlayışının girmesi ile mümkün olmuştur.
Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 sene önce Teknik üniversitede(özellikle İTÜ Türkiye sağ siyasetinde önemli bir kurumdur) öğrencilerin yaptığı güneş arabasını incelerken sarf ettiği sözler ilginçtir.
Aracı ilk gördüğü anda kaç km hız yaptığını sormuş ve öğrencilerden 90 km / saat cevabını alınca hemen müsteşar vb heyete dönüp “hızı iyi otobana çıkabilir seri üretime geçebilir) demişti. Günümüzde milli duruş ile bu tüccar mantığı birleştiği zaman ortaya satılabilir ürün, katma değer, sürdürülebilir bir üretim ve inovasyon giriyor.
Ortaya çıkan gelirin nasıl değerlendirildiğini atlarsak sonuç kabul edelim veya etmeyelim başarıya gidiyor. Nitekim TOGG, Hürkuş, Milgem, Altay, İHA’lar, KAAN gibi ürünler markalar ortaya çıktı. Bunlar başarılı bir üretim zincirinin halkalarıdır. Yakın zamanda bunların hepsi ihraç edilir hale gelecektir. (Devlet eliyle olanlardan bazıları)
TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil’in StoryBox belgeselinde ortaya çıkan her değeri gelir ile ölçmesi bir bakıma bu tüccar mantığının yansımasındandır. Kendi değimi ile “Fabrikamızdaki her perçin sesi Amerika’dan aldığımız dolardır.” (ihracata atıfta bulunuyor)Burada biz muhalefete düşen mesele en önemlisidir. İlk olarak olayı doğru analiz etmek durumundayız.
Kara Vasıf’ın dün muhalefette iken eleştirdiği şeyi günümüzde bizim aynı hataya düşerek yapmamız toplum nazarında bize sadece puan kaybettirdi.
Elbette toplumun öncelikleri önemlidir. Yaşamsal alanlara dokunmak birincil görevdir. (Açlık yoksulluk cahillik vb.)Ancak; kabul edelim veya etmeyelim.
Global bir dünyada, üretimin ve pazarlamanın gerçeklerini bilmek zorundayız.
Siyaset alanına etki eden bu denklemi çözebilmek zorundayız. Aksi durumda iktidar olmak çok zor veya geçici olur.Yerel yönetimlerde ve belediyecilikte battılar.
AKP’nin sahneye çıkmasını sağlayan belediye idaresi şu anda onların sonu olmaya doğru gidiyor.
Biz global ekonomi, üretim, katma değer, ihracat vb konularda ne kadar yetkiniz veya hazırız bunu sormak zorundayız.
Taklit ederek değil, özgün olarak kazanabiliriz.
Erdoğan özgün biçimde geldi. İktidar olacaksak onları kendimize özgün biçimde göndermek durumundayız.
Cumhuriyeti kuran kuşakların en başta Mustafa Kemal ATATÜRK çağının çok ilerisinde bir anlayışa sahip olduğunu unutmayalım.
Taklit ederek, yatarak, engelleyerek değil. Çalışarak, üreterek, inovasyonla…
Eren Soydemir