STRESE GÜLÜYORUZ

0
200

Gülücüklerin yüzümüzden hiç eksik olmayacağı güzel bir hafta olsun hepimiz için. Bu haftaki yazımda sizlere çağımızın (özellikle şu günlerde de ülkemizin tabii) en büyük sıkıntılarından olan stresten bahsetmek istiyorum. Günlük yaşamda sürekli maruz kaldığımız stres, üzüntü ve kaygılar çok önemsemesekte, zaman içerisinde çok ciddi problemler çıkarabiliyor karşımıza. En temelde belki de şunu sormalıyız kendimize;

Neden stresleniyorum?

Günlük yaşam belki normalde gülüp geçeceğimiz çok basit konular bile zaman içerisinde bizim için ciddi stres kaynakları olabiliyor. Mesela; kalabalık sokaklar, etrafımızda hergün daha da artan saygısız insanlar, arkadaşımızın mesajımıza geç cevap vermesi ya da oyun oynarken şarkı mırıldanan küçük bir çocuk. Hiçbir şey elbette kendiliğinden bu hale gelmiyor. Bizi bu duruma doğru adım adım götürüyor hayatın yolları. Daha büyük sorunlar, aşmakta zorlandığımız yaşamımızı zorlaştıran her geçen gün artan problemler, bizim günlük yaşamdaki küçük şeylere karşı bile olan toleremizi azaltıyor. Bu da bize stres, devamında da daha büyük sorunlar ve hastalıklar olarak geri dönüyor. Biz elbette bir yandan mevcut stres kaynaklarımızla boğuşuyor bir yandan da yeni gelenleriyle baş ediyoruz bu durumda doğaldır ki bunları nasıl ortadan kaldırırız meselesine odaklanamıyoruz. Şu bir gerçek ki; stres kaynaklarını ortadan kaldırmadıkça, hergün yenileri önümüze gelecek ve bir süre sonra biz, kendi halimizden bile kaygıya düşüp streslenmeye başlayacağız.

Peki ne yapmalı?

Tüm bu sorunlarla baş edebilmek için önce hayatımızı gözden geçirmeliyiz. Kendimize dışarıdan bakmalı ve dürüstçe öz eleştirilerde bulunmalıyız. Unutmayalım bu yaşamda karşımıza çıkan hiçbir sorun aşılmaz değil. Bizler de bu sorunlarda boğulup kaybolup gidecek kadar değersiz değiliz. Örneğin; bugünü düşünürsek, içinde bulunduğumuz ekonomik sorunlar, istediğimiz gibi bir yaşam kalitesini bize vermiyor olabilir. Bu da en büyük stres kaynaklarından biridir. Belki de bu noktada bakış açımızı değiştirmeli, kendimizi üzeceğimize bu zor dönemi geçirine kadar yapabileceğimiz farklı aktiviteler bulmalıyız. Örneğin; Spor salonuna gitmektense parkta, deniz kenarında koşalım. Sinemaya gitmek yerine, arkadaşlarımızla evde toplanıp film izleyelim; bolca sohbette ederiz. Tabii bunlar sadece öneri, kesinlikle içerisinde bulunduğumuz zorlu süreci kabul edip ona göre yaşayalım demiyorum; sadece kendimizi üzmektense basit alternatiflerle gülümsemenin, huzurlu ve sağlıklı bir yaşamın kapısını açalım diyorum.
Hayat içerisindeki diğer küçük sorunlarda hep olacaktır. İnsanların her zaman bizim gibi saygılı davranmasını bekleyemeyiz. Onlarla mümkün oldukça az iletişim kurmak belkide en iyisidir. Arkadaşımız bize geç dönüyorsa bir düşünün; siz onun mesajına kaç kere geç cevap verdiniz, hepimizin günlük işleri olabiliyor. Bugün bizi üzen bir şey başka birgün mutluluk kaynağı olabilir. Sesinden rahatsız olduğunuz o çocuğun yerinde bir gün sizin çocuğunuz da olabilir ve varlığı için şükredersiniz. Bunların hepsi bir öneri tabii..
Elbette ki hayatta her zaman sorunlar ve sıkıntılar olacak, her zaman stres yaşayacağız.

Çok streslendiğiniz ve bunaldığınız bir an olursa şöyle yapabilirsiniz;
– Burnuzundan derin bir nefes alıp ağzınızdan yavaşça verin; bunu 5 kere tekrarlayın.

Çok yoğun ve stresli bir gün geçirdiyseniz, evinize geldiğinizde;
– Rahat bir yere oturun veya uzanın; sakin bir müzik açın; kuş sesleri ya da doğa sesleri olabilir. Sonra gözlerinizi kapatın; burnunuzdan derin bir nefes alın ve mutlu olduğunuz bir yeri ya da bir anıyı düşünün; 10 dakika öylece kalın.

Nasıl ki stres, üzüntü, kaygı her zaman yanımızdaysa; mutluluk, huzur ve sevgi de hep yanımızdadır. Biz nasıl bakarsak, neyi görmek istersek onu görürüz. Bu yaşam bizim, huzurlu ya da stres dolu yaşamayı seçmek bizim elimizde.
Demek istiyorum ki; Bu yaşam sizin. Seçiminizi yapın. Huzur sizinle olsun…

Mustafa Caner Zengin
Ruhsal Gelişim ve Meditasyon Eğitmeni

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here