SİYASETİN KİRLİ DEHLİZLERİ ve ÇATIŞMADAN “SAĞ” ÇIKMAK

0
401


SİYASETİN KİRLİ DEHLİZLERİ ve ÇATIŞMADAN “SAĞ” ÇIKMAK

Türkiye siyaseti kabul etmek gerekir ki son yirmi senede inanılmaz değişti. Gerek halkın kutuplaşması gerekse ülkenin reel grafiklerindeki değişim bize gösteriyor ki hiç birşey eskisi gibi olmayacak. Buna ülkenin politik düzlemindeki taşların dizilimi de dahil.

Çok partili hayata geçildiği zaman karşılaşılan zorluklar ve çatışmalar etkili siyasi Süleyman Demirel'in Türk siyasetine damga vuran sözleri - Magazin Haberleriliderlerin yön vermesiyle bir nebze de olsun aşılabilmişti. Bunda o zaman ki siyasi partilerin kadrolarının yakın tarihte ülkeyi ortak gaye ile kuran kişiler olmasının etkisi büyüktü. Bu etki siyasi kutuplaşmanın yine siyasetin dışına çıkmadan çözülebilmesine imkan tanıdı. Yaşanmış çeşitli hadiselerin “DP-CHP mücadelesi” ve “Milliyetçi/Sağ – Sol çatışma” üzerinin kapanması bu nedenle kolay oldu. Yaşanan ağır durumlar olmasına rağmen sonraki süreçte farklı kutuplardan insanların aynı çatı altında buluşup ortak karar mekanizmalarına dahil olduğuna tanık olabildik. (Demirel-İnönü, Erbakan-Ecevit uzlaşıları vb)

Merkez Sağ ile Ortanın Solu’nun da bu açıdan birlikte yürümesi veya ayrışması Depo Photos sur Twitter : "Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan'ı ziyaret etmiş, ayaklarında ev terlikleri... http://t.co/uI0Poa4NIO"neredeyse tamamen siyasetin iç işleyişi olarak yorumlandı ve halk tarafından da bu şekilde kabul gördü. Kıbrıs Barış harekatını yapan hükümetin bileşenlerinin birbiri ile hiç benzemeyen (Çoğu zaman uç noktada karşıt sayılabilecek CHP ve Milli Selamet P.) hareketler olması öte yandan ’80 darbesinin açtığı müthiş yaranın sağ ve sol koalisyonlarca sarılmaya çalışılması bu gerçekliğe örnek olarak gösterilebilir.

Kısacası Türkiye’nin politik düzlemi şimdiye kadar siyaseti çoğu zaman kanıksanmış biçimde siyaset uzlaşısı içerisinde kalabilmiş yapılardan oluştu. Ancak bu kaidenin günümüzde muazzam karşıtlık/taraf oluşturma amacıyla (modern politik literatürde kitleleri yoğuşturma yani “konsalidasyon” ) heba edildiğine tanık olmaktayız. Üstelik bu zayiat “Bitaraf olan bertaraf olur cümleleri eşliğinde alenen gerçekleştirildi.

Bu keskin yaklaşımın izdüşümleri yirmi yıldır net biçimde ortadadır. Özellike CHP Kılıçdaroğlu'na linç davası bugün görülecek: Evi yakmak istedilereksenli insanlar ve düşünürlerin sürekli biçimde tehdit edildiği ve hatta darp/yaralama vb olaylarla karşılaştığı bir aşamaya geçtik. İbretlik biçimde bu saldırılardan CHP Genel Bşk defalarca üstelik akla ziyan çeşitli yöntemlerle (mermiler, darplar, silahlı saldırılar, tehditler vb) nasibini aldı. Hatta ülke tarihinde eşi görülmemiş biçimde roketli saldırıya maruz kalan tek lider olması trajik bir durumdur. Bu durum kendisini korkutmadı belki ama şüphesiz ki ülkede huzur isteyen sağ-sol-inançlı-inançsız milyonları ürküttü.

Bu aşamaya son düzlemde yeni kurulan ve merkez sağ siyaset ile arenaya dahil olan İyiMeral Akşener'in evinin önünde büyük provokasyon Parti (Genel Bşk Meral Akşener’in evi basılarak tehdit edildi), Gelecek Partisi ( Genel Bşk Yrd. Selçuk Özdağ), ülkü ocakları eski başkanlarından şimdilerde KRT TV’de program yapan Afşin Hatipoğlu ve Yeniçağ Ankara temsilcisi Orhan Uğuroğlu saldırıya uğradı. Özellikle Selçuk Özdağ hastanelik edilinceye kadar darp edildi.

Bu noktada acı olan hükümet kanadının hiç bir ortağından ivedi bir açıklama gelmemiş olmasıydı. Saldırıdan tam on saat sonra gelen açıklamalar ise adeta yapmak için yapılmış geçiştirmelerdi. Türkiye sol ile sol’un çatışmasını çok gördü ancak sağ ile daha sağın çatışması ile bu derece bu kadar sık karşılaşmadı. Şimdi siyasetin başka bir boyutu ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu durumun önceki toparlanmalara hiç de benzemeyen bir sonuç ortaya koyması muhtemeldir.

Ne yazık ki hukukun ve devlet mekanizmasının işlemezliği bu tür olayların gelecekte de olacağına dair bizlere ipucu veriyor. Her ne olursa olsun bu ülkede artık sağ bile denemeyecek bir iktidar ile karşı karşıya kaldığımız bir gerçek.
Tek adam rejiminde ideoloji arka planda kalmış durumda. Bu durum bizlere ülkede merkez sağ kesimin tekrar bir toparlanma sürecine başlamak zorunda olduğunu gösteriyor. Bunu da ülkenin tüm kesimlerine yönelik gerçek bir uzlaşı ve özeleştiri pratiği ile gerçekleştirmekten başka şansları olmadığını anlamak zorundalar. İdeolojisinin, düşüncenin, aklın ve bilimin olmadığı yerde vicdan ve hukukun pas geçildiğini anlamak zorundayız. Bütün bu kaosun ise ortaya insanların kim vurduya gittiği, siyaset yerine çatışmanın egemen olduğu o karanlık dehlizlere tekrar girilmesi ile sonuçlanacağını düşünmek gerek.
Hakkını vermek gerekir ki; bunu en net gören partilerden birisi “Vebale ortak olmayız, olmamalıyız” şeklinde birçok defa çıkış yapan milli görüş çizgisi temsilcisi Saadet Partisi oldu.

İşin özü; millet için kurulan ve ümit doğuran ittifakın ideolojisi her şeyden önce Cumhuriyet kazanımlarını korumak, hukuk devletini ve parlamenter sistemi tamir etmek üzerine olmalıdır. Bunun dışındaki arayışlar talidir, ikincildir. Bütün bunlar yerine geldiğinde ekonomi vb. beşeri alanlarda toparlanmak ancak mümkün olabilir. Olanaklı mıdır? Onu merkez sağın duruşu gösterecek.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz