SEVGİ TÜNELİNDEKİ IŞIK
Olası karanlık güçlere göğüs gererek yol alır insan. Çift olarak seçtiği, o yola baş koyduğu kişiyle fark gözetmeksizin beraberce ve tarafsız yol almalıdır. Her bir çiftin hayatı buna göre kurgulanıp yazılmıştır ve oynanır… Bir çoğumuz endişelidir de aslında, lakin yok yere asılsız ve nedensizdir korkular.
Oysaki endişeler çok farklıdır.
Sürekli fedakarlık bekler! Eşler bunu istemekle yükümlü tuttuğu isteklerin (derecesi çoğunluğu ve önemine göre) saf değiştirir ve karşı taraftan beklentiler farklı olsa da taviz verilmez.
Genellikle kurguladıkları hayata uygun adımlara göre ilerlerler.Sanki bir buz kütlesinin üstündedir. Ürkek bir tavşan edasıyla yürürcesine…
Ve basamaz ama bilirki ince buz kütlesi bastığında kırılacak. O yüzden de bazı zamanlar karşı tarafı da gözlemler. O ise kendince hep hesaplıdır ve endişeli yürür. Bir taraftan da yansımasına göz ucuyla şöyle bir bakar. Yüzündeki o korku çıkmazında sıkışıp kaldığı zamanları anımsar, geçmişini kurgular bu son diyerek. Ve bölük pörçük hayatındaki o insanın yaşantısındaki yüzeyselliği duyumsar…
Tünelse çok uzakta kalmıştır.
O belli belirsiz görünen kör nokta,
artık çok gerilerdedir. Işığı ise kaybolmuştur. Kapanan kapının ardında yok olan aydınlık misali artık hiç yoktur.
Sahi bunun için taraflardan hangisi uğraş vermişti(!) İki dirhem bir çekirdek ilişkiler… Filmleri çekilse komedi olacak gibi…
Sen, ben , onlar herkese bir pay mı düşüyor bu ilişkilerde ? Yoksa kaçan kovalanıyor da yakalayamadan film mi bitiyordu? ?
Aslında ikili ilişkiler deyince akla ilk önce şu soru geliyor;
Fedakarlık iki kişi arasında eşit mi olmalı? Veyahut, yolu yarılamanın geleceği noktaya ulaşmak ne derece zor?
Gizlediğin kadar mıdır? Sırrı az veya çok mudur? İlerisini hissedemediğin anda ne olur peki? Buna cevaben en katii söz ne olurdu? Görme yetisini yitirir her halükarda insan… Peki sizce nasıl bir fikir edinmeli? Başka bahara mi ertelemeli aşkları ? Veyahut kış uykusuna mı yatmalı? (Ayıcıklar gibi)
Çiftlerde şanslı olanlar ise birlikte tek vücut olurken, tek başına kalanlarsa
derinden, sessiz, yalnız ve biraz da buruk yaşamaya devam ediyor olsalar da umut onlar için her zaman var olacaktır.
Güneş her sabah doğduğunda, aydınlığıyla yüzleri gülümsetmeye devam edecektir. Geride kalanlara inat, (gülsün) yüzün yeterki hayata…!
Herkesin şu hayatta kendince bir hikâyesi vardır. Ama iyi ama kötü. Şansın varsa iyilere denk gelirsin ve runun çiçekler açar. Kuşlar gibi kanat cirpar kalbin sevinçten, bir kelebeğin hassasiyetiyle renklenir ruhun… İşte o an senden mutlusu yoktur diye düşünürsün bu dünyada ve etrafındaki insanların ruh hali seninkiyle bir gibi gelir. Onlar içinde umutlanırsın.
Ve son olarak da dediğim şudur ki herkesin mutlu olmaya hakkı vardır, sevgi ve merhaneti sahiplenmişse bu dünyada…