PANDORANIN KUTUSU KAPANACAK MI?

0
313


PANDORANIN KUTUSU KAPANACAK MI?

ABD Biden’ın seçimleri kazanması sonrasında eşi benzeri görülmemiş olaylar yaşıyor.
Tüm Dünya, seçim sonrası normalleşme adımları atılmasını beklerken, seçimin kaybedeni Trump’ın Amerika’nın altına yerleştirdiği dinamitleri patlamasının şokunda.
Dünya tarihi seçim mağlubiyetini hazmedememiş liderler görmüştür ancak internet çağında yaşadığımız günümüzde, göz göre göre yapılmasına hiç şahit olmamıştır.

Kısa parantez açarsak; Türkiye açısından sorun yok. Ülkemiz demokrasi katliamına sandık ve seçimin kutsallığı edebiyatıyla iktidar olup kaybettiği seçimin bir kısmını yenileyen AKP sayesedinde alışkın. Bu kadar az farkla seçim mi kazanılırmış diyip de on bin farkı bir milyona çıkartmak herşeyin ilki gibi yine AKP iktidarına nasip oldu.

Ancak zavallı yankeeler bu durumu daha önce hiç görmemişti. Efsane başkanları Lincoln’ün kanlı bir iç savaş sonrasında ülkeyi yeniden kurduğu ve köleliği kaldırarak tarihe not düştüğü bir ülke olan ABD şimdilerde karmaşanın ve karamsarlığın esareti altında.

İşin ironik tarafı TV sunucularının olayların yaşandığı Kongre binası önünde burası Bağdat değil, Kabil değil burası Washington diyerek şaşkınlıkları ile dünyayı afallatmasıydı.

Nostradamus olmaya gerek yok, her ortaklık sonlu olduğu gibi birleşik devlerinde birleşemediği bir dönem olacaktır. Bunun zamanlaması ise gelişen dünyanın ve insanlığın gidişatı ile yakından ilgilidir.
Kapitalist düzenin ağır çarkları altında ezilenler sadece ABD ve AB hariç dünyanın geri kalanı değil. Bu iki dokunulmaz saha içerisinde de sömürünün ve adaletsizliğin günden güne arttığı bir gerçeklik var. Bu duruma artık Papa’lık kardinallerinin bile ses yükseltmek zorunda kaldığını hatırlayalım.

Ekonomi iletken bir bilimdir. Elon Musk, Jeff Bezos gibi küresel kapitalistlerin doymak bilmeyen kazanma iştahları Çin’in ücra köşesindeki bir fabrikada aşırı iş yükü nedeniyle intihar eden işçiyi etkilediği kadar, Arizona’nın sokaklarında işsizlikten kıvranan evsizleri de vurmakta.

Dışarıdan fark edilmeyen bu etkileşim içten içe hararetlenmekte, bir ormanın içten içe yanması gibi insanlığı da içten içe yakmaktadır. Bu nedenle, hiç kimsenin beklemediği bir felaket senaryosunun demokrasinin, özgürlüklerin beşiği kabul edilen bir ülkede olağan bir seçimin ardından patlak vermesi bilinenin açığa çıkmasından başka bir şey değildir.

Sonuç olarak; kapitalist sömürü ve adaletsizlik devam ettiği sürece yoksullar ve ezilmişler kibrin ve egonun hakimi diktatörler tarafından kullanılmaya devam edecektir. Bu ister ekonomik buhran sonrası iradesini Hitler’e teslim eden 1. Dünya Savaşı sonrası Almanya’sı olsun, ister çiftçiye, evsize, yoksula “Yeniden büyük Amerika” sloganı satan Trump olsun veya oldukça içten vurgulanmış olmasına rağmen birilerinin ellerine düşmüş “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir!” şiarı olsun fark etmez.

Tüm bu felaketlerden sonra önemli olan kaos sonrası ortaya bir düzen koyabilmektir.
Şapkayı önümüze alıp esaslı bir özeleştiri yapmayı başaramazsak açılan pandoranın kutusu asla kapanmayacak.