Bizler gerçekten.
Mustafa Kemalin askerleri olabilir miyiz.?
Mustafa Kemal Atatürk bu günleri görseydi ne derdi.??
Bir isme bu kadar biat etmemeli derdi.
Şundan eminim ki;
Asıl olan görevdir, görevinizi layığıyla yapıyor musunuz? Diye sorardı.
Vatanınıza ve milletinize sahip çıkıyor musunuz?
Ve bunu canı pahasına yapıyor musunuz?
Namusunuz ve şerefiniz üzerine ant içiyor musun?
Derdi…
O halde yapman gereken her daim hazır ve nazır tetikte olmaktır.
Ey Türk evladı;
Vatanına gelecek en ufak bir saldırıya karşı hazır bulunmalısın!
Başın dik gözün açık olsun!
Düşmanla burun buruna gelebilirsin…
Derdi!
O bilinç ve güvenle Türk gençliğine vatanı emanet ederdi.
İşte bunları söyleyip.
Ve en manidar sözleriyle devam ederdi;
“Türk gençliği bu vatan toprakları ve bu millet size emanettir.”
Tüm bu şartlar, Şanlı Türk Bayrağı altında müreffeh bir orduyla ancak mümkün kılınır.
Derdi!
Gel gör ki,
Yetkili makamların gençlere yönelik tutumu milletçe her kesimi etkiledi ve üzdü.
Daha yapıcı birleştirici bir üslup beklerken tam tersi kınama ve cezalar geldi.
Yeni mezun olmuş genç teğmenlere hadlerini bildirilecekmiş.
Hatta askerlik eğitimlerini sonlandırmaya kadar giden ağır cezalar uygulanacakmış.
Peki neden?
Bizler zaten kurucusu olduğumuz devletin ve ordunun yani Mustafa Kemalin askerleri değil de neyiz?
Neden bu kadar nefret dili kullanılarak “Atatürk” nefret unsuru haline getirilir?
Sen eğer hür iradenle yaşayıp birçok haklara sahipsen.
En yüce üst makamlarda oturup emirler veriyorsan.?!
Bunu Mustafa Kemal Atatürk’e borçlusun.”!!
Bu da unutulmasın”!!.
Bizler savunucusu olduğumuz TC’nin yasaları çerçevesinde,
Hür irademizle yaşadığımız coğrafyada,
Kardeşçe ve bir arada,
Fitne fesatlık olmadan,
İlelebet hür yaşayıp hür ölmek isteriz.
Ve
Hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarız.
Harbiye’nin tüm branşlarında birinci gelen Mustafa Kemal’in Kadın teğmenlerine de selam olsun.
Kadınlar onun izinden gitmekte hiç tereddüt etmeyecek!