KUBİ NEDİR? KİME DENİR?

0
445

Bu haftaki yazı da size de oldukça ilginç geleceğini düşündüğüm bir insan formundan bahsedeyim. Kubi adını verdiğimiz bu form kimdir nedir? Ne yaparlar bunu açıklamaya çalışacağım.

Siyasi hayatın vazgeçilmezlerinden olan Kubiler etraflarında dönmekla kalmayı, partiler ve ideolojiler arasında da dönmek konusunda oldukça maharetlidirler. Sürekli parti değiştirir, devamlı adaylaşır, nerede çıkarı varsa oraya yanaşırlar. Bunların çoğunlukla akıl hocaları da tilki kıvamında hareketleri ile siyaset üstadlarıdır(!).

Atalarımız ne demiş; “Dinini tilkiden öğrenirsen, tavuk çalmayı sevap sanırsın.” Kubilerin durumu tam da buna uygundur.

Büyük ihaleler, anlı şanlı makamlar, şaşalı lüks yaşam gibi idealleri ve büyük hedefleri vardır ama küçük olanlara yumulmaya da bayılırlar. Kazı gözetleyip yumurtayı çalmayı meziyet sanırlar.

Genellikle ve ne yazık ki Sol ideolojiye sahip gibi görünen / geçinen Kubiler ise daha küçük hesapları olup daha sığ sularda gezinirler. İhanet etmeye ve güreşçi misali bacak kapmaya kendi aralarında başlarlar. İhanet etmek oyunlarının başlıca kuralıdır. Özellikle rakı masasında hesaplaşmalar, siyaset yürütmeler favori aktiviteleridir. Birince kadehte ülke kurtarmaya giderlerken, gecenin sonunda ilçe kongresine ( delegasyona kadar) inerler. Adaylaşır, aday çıkarır, siyaset yap-bozunun her türlüsünü masaya yatırırlar. Kongreler zamanı tam da mevsimleridir. Mevsiminde açmayı severler.

İktidar hedefleri asla ve kat’a yoktur. Zul görürler. Küçük olsun ama benim olsun anlayışını benimserler. İrili ufaklı tüm Kubilerin ortak yanı “iş takibi yapmak, ihale kovalamak, bir yerlere gelmek, hiç bir şey olmadıysa Bankamatikçi olmaktır. Kısacası ihaleye de siyasetede fesat karıştırırlar. ATM (Aybaşı Toplar Maaşı) uğrak avlanma alanlarıdır.

Yakıt ikmali yapmak için ilk limana yanaşırlar. Sonraki limanda ise gemiyi bırakır başka gemiye atlarlara. Ne limanları, ne gemileri ne de hedeflerinden fayda gelir.
Ne yazık ki dostlar bunlar çoğaldıkça ülke her gün karanlığa gömülür. Çünkü Kubilerin dünyasında ışık sadece kendilerine vurur.

Grigory Petro bir eserinde şöyle der:
” Herkes, hayatın ağırlığından, acı verici oluşundan ve düzensizliğinden yakınıyor ancak hiç himse yeni bir hayat inşa etmek, onu daha iyi kılmak için birşey yapmak istemiyor. Sanki biz bu hayatın dışarıdan izleyicileriyiz de bu kadere gözlerimizi kapamak zorundaymışız gibi.”

Selam olsun hayata seyirci kalmayan onurlu, dürüst ve aydınlık insanlara. Işığı etrafını aydınlatanlara selam olsun.

Mustafa Aydın