BİR KENTİN UNUTULMAYAN YÜZLERİ
Kısır siyasetin ve seçimlerin darmadağın ettiği, her şeyi küçük parçalara ayırdığı zihinlerin bunca gürültüye nasıl dayandığını düşünürken yine kendimi edebiyata sığınmış buldum. Bunca gürültünün içinde sanal hayatın, dijital hayatın kolpaları beni yoruyordu. Bir yandan neler oluyor diye merak ediyor, diğer yandan kendimi telkin ediyordum, ne olacağını zaten biliyorsun, kendimi koşulluyordum. İnsanız, maalesef umut etmek varoluşumuzda var. Ataları son nefesine kadar çarpışmış bir ailenin devamcısıyım, devamsızlıklarım çok olsa da…
Hafta sonu memlekete gittiğimde hâlâ kitap satmaya çalışan bir dükkândan Ali Özenç Çağlar’ın Kırık Dökük Portreler adlı kitabını aldım. Elime almamla bitirmem bir oldu. Kendisi hem yaşça hem de fikirce büyüğüm statüsündedir. İkinci romanımı yazarken onun yol göstericiliği ve edisyon konusunda yardımları, yol göstericiliği olmasaydı Yoldaşım Woswos’u şu anki haline getiremezdim. Bu yazı sadece sıradan bir kitap incelemesi, denemesi niteliğinde olamıyor. Öznellik baskın.
Nedeni, genç yaşımdayken, henüz ergenlikten gençliğe geçerken tam tanıyamadığım babamın anektodları var bu kitapta. Babam teslim olmayan düzgün insanlardandı. Üzerine yazı yazamayacak kadar üzülmüşümdür, erken gidişine.
Ali Özenç Çağlar, bir dönemin içinde babamın gençliğinden bahsediyor. Hep de merak ettim, baba ve aile reisi statüsü haricinde nasıl bir insandı diye?
Sadece babamdan değil, o dönemin renkli ve ilginç karakterlerini de anlatmış. Hakkı vardı deli olan. Hepimizden ve herkesten zeki bakardı gözleri. Çocukluğumun anılarından hayal meyal hatırladığım, “ARTİSTİK” adlı fotoğraf dükkanını, Foto Kamil’i, Ayakkabıcı Vehbi Bakırlıoğlu’nu, köfteci Ramiz’i, mezarcı Baki Ağabey’i (sevimli menşevik benzetmesi bana kahkaha attırdı.), Zogo Ahmet’i, doktor Mehmet Kiper’i, Arasta’nın adsız sansız esnaflarını, tenekecilerini daha nice insanı, portreyi okumak bana iyi geldi. İyi kitaplar insan ruhuna ve doğasına iyi etki bırakmalı. Bu kitap da o etkiyi bende bıraktı.
Dünün aydınlanmacıları, karanlık ve ıssızlık, kalıplar karşısında ışık ışık daha fazla ışık diye nida etti.
Bugün o ışığın esamesi yine yok. Size ışık vereceğiz diye gözlerinize on binlerce voltluk ampülle eziyet ediyorlar. Aç bir insanı çatlatana kadar besleyip öldürmek gibi. Beyin, gözler, ruhlar infilak ettiriliyor.
Bugünün hızdan, algı yönetiminden, tutuşmuş beyinlerine önerim, siyasetin ve dijitalin zihninizi parçalayan saldırılarına karşı edebiyata, öykülere, portrelere, büyüklerinizin anlattıklarına sığınabiliriz.
Zihninize ve kendinize iyi bakmak, odaklanmayı geri kazanmak için bir şeyler yapmalı, okumalı, anlamalı, fikir ve ileti bombardımanından korunmalı.
Kitap Künyesi: Ali Özenç Çağlar, Kırık Dökük Portreler-Bir Kentin Unutulmayan Yüzleri, Liman Yayınevi, 1. Basım, Haziran 2023, 161 sayfa.