CHP’de son zamanlarda toplumu üzen gelişmeler yaşanıyor. Öncelikle Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na yönelik düzenlenen değişim girişimi partinin teamüllerini zorlayan bir görüntü oluşturdu.
Daha önce CHP’de bu tarz bir görüntü ile hiç karşılaşılmamıştı.
Kuralları kaideleri belli olan bir partinin geleneklerine aykırı bir girişimin örgütte nasıl bir karşılık bulacağı merak konusu.
Ancak gelen kulis bilgileri örgütün bunu hiç hoş karşılamadığını ortaya koyuyor. Örgüt değişim talebinde ancak aynı zamanda partinin köklü bir dönüşüme de uğraması gerektiğini düşünüyor. Yani açacak olursak; partiyi hezimete uğratan yönetim kadrosu ile değişim veya dönüşüm olamayacağını asıl olarak onların değişmesi gerektiği inancında. Bunun en önemli alameti farikası ise “TÜZÜK”.
Örgüt demokratik bir CHP olmadan, üye yapısı değişmeden, katılımcı, şeffaf, yenilikçi birparti olmadan başarının gelmeyeceğinin farkında. O nedenle sadece Kılıçdaroğlu üzerinden yürütülmeye çalışılan değişim-dönüşüm tartışmasının içinin boş olduğunun bilincinde.
Bu noktada temel sorun partinin bu yenilenme gayretinin kongreler ve hemen akabinde yerel seçim sürecine sekte vurması ihtimalinin oldukça kuvvetli olması.
Nitekim İzmir kongresinde ortaya çıkan görüntü partide iç çekişme ve hizipleşmenin giderek artacağı yönünde.
Bu kaosa engel olabilecek yegane yöntem beğenseler de beğenmeseler de gemiyi limana sağ salim mevcut kaptanı ile ulaştırmak gibi görünüyor.
Bu kaptan şu anda mevcut lider Kılıçdaroğlu.
Toplumdaki beklendi; CHP gibi köklü bir partinin mensuplarının bu geçiş sürecinde, alınan darbe tamir edilirken aynı yönde kürek çekmeleri, Limana gemiyi ulaştırmaları ve AKP’nin ellerini ovuşturarak izlediği bu görüntüyü bir an önce terk etmeleri.
Aksi halde gideceği liman belli olmayan bir gemiye hiç bir rüzgar fayda etmez.
Bu böyle biline…