Sabahın erken saati, kuşların cıvıltıları eşliğinde bahçede dolaşırken, önce gözüme bir salyangoz ilişti, ağır ağır giderken.. Hemen arkasından da simsiyah rengiyle bir karga!
Aldırış etmeden yapılması gerekenlere girişmiş bulundum. Ben olağanca sakinliğimle elimdeki makasla ağaçların dallarını kesmeye devam ederken bir yandan da telaşlı kargayı gözlemliyorum. Önce salyangoza gagasıyla bir iki vurup ayağıyla itekledi. Nedendir bilinmez beğenmemiş olsa gerek tekrar denedi. Baktı olacak gibi değil, kabuğunu delmeyi başaramayınca salyangozdan vazgeçti. Telaşlı adımlarla tekrar bir o yana bir bu yana koşturarak adeta elleri arkasında dükkanı açmış esnaf edasıyla sağa sola bakınmaya başladı. Gayesi belliydi; yiyecek birşeyler bulabilmek. Ben karga beyin telaşından kendimi kurtarıp işlere döndüm. Bir ara eğilip yerdeki otları kesmeye başlayınca iyi cesaretlenen karga sıra arkadaşı edasıyla yanıma kadar sokuldu. Bu da yetmedi benim gitmemi ve onu rahat bırakmamı istercesine yüksek bir sesle “gak” deyiverdi. Karga lisanı bilmediğimden ve bahçe işlerini bitirmek istediğimden pek oralı olmadım.
Amacından vazgeçmeyen karga tekrar bana doğru yanaşmaya cesaret edip bu defa daha yüksek bir sesle adeta kızarcasına tekrar “gak” dedi. Bu artık son uyarıydı herhalde. Adeta bana sesleniyordu. Otların ve toprağın arsında gelişi güzel savrulup kaçacak delik arayan böcekleri gözüne kestirmişti bir kere.
Ne oldu dersiniz? Elbette onun inadını ağır geldi. Daha fazla dayanamayıp elimdeki aletleri de teslim olurcasına bırakıp ondan bir iki metre öteye geçip olacakları izlemeye koyuldum. Aslında biraz da dinlenmek istiyordum ya biraz da karga sayesinde mola vermiş bulundum. Derin bir nefes alıp oturduğum yerden kargayı izlemeye koyulduğumda, bu yetenekli kuşun böcekleri gagası ve pençeleriyle nasıl da maharetle bulup çıkarttığına hayranlıkla şahit oluverdim. Bir kuşun yiyecek mücadelesini izlerken, aklıma ister istemez insanın ve hayvanların doğanın akışındaki hiyerarşik, bir o kadar da karmaşık yaşam tarzı geldi.
Kümelenip yaşam savaşı verdiği o büyük mücadele; ekmek kavgasını düşündüm. Karga dahi olsa yaşam ve açlık insan-hayvan hatta bitki ayırt etmiyordu. Karganın yani doğadaki canlıların bizlere çekil dediğini, bırak dediğini işitmek zorundayız. Ve bu gezegenin sadece bize ait olduğu düşüncesini de derhal terk etmek durumundayız.
Doğa’nın istediğini bir şekilde aldığını aklımızdan hiç çıkartmadan!
Gülsün Soydemir
07/05/2022