İÇİNDE NE VAR?
Bir gün dört tane Kızılderili kabile reisi ellerine geçen bir güç hakkında karar vermek üzere toplanır. Ellerine geçen şey “kötülük” tür. Başkalarının eline geçip kullanmasınlar diye saklamaya karar verirler. İçlerinden biri: “gökyüzüne saklayalım insanoğlu oraya ulaşamaz” der fakat diğeri
karşı çıkar “oraya ulaşabilirler”. Diğeri başka bir fikir sunar bu sefer: “denizin en derinlerine saklayalım o zaman, oraya ulaşamazlar” der fakat bu sefer de diğeri itiraz eder: “insanoğlu oraya da ulaşır”. Üçüncü kabile reisi yeryüzünün 7 kat derinine saklamayı önerir ama sonra düşününce insanın oraya da ulaşılabileceğini düşünürler. Konuşmanın başından beri sessiz kalan sonuncuları konuşur: “içlerine saklayalım çünkü hiçbirinin aklına oraya bakmaz gelmez”.
Pandemi süreci ile birlikte insanlar daha çok içine döner hâle geldi. Tepkileri ve alışkanlıkları değişiklik gösterirken, kimisi bu durumu iyi değerlendirip içindeki sese kulak verir hâle geldi kimisi de bu sese tamamen kapadı kendini. Sokrates’ e göre Daimon, Platon’a göre Tanrısal Ses olarak adlandırılan bu ses kim bilir kimlere neler neler dedi.
İyilik ve kötülük tanım olarak öznel hâle gelirken herkes de bizim gözümüzde “kötü” sıfatını hak etti. Gün sonunda gördüğümüz kötülüğün bizden yansıyan olduğunu çok azımız fark edebildi.
İçimizde öyle büyüdü ki bu kötülük ve öfke her yere sıçrar hâle geldi. O kadar ki tarih
boyunca insanları birçok kez barış için bir araya getiren, savaşların sonlarında yapılan spor karşılaşmalarına kadar sıçradı.
Sırf bizim takımımızdan değil diye, bizim tuttuğumuz insanlarla aynı renk formayı giymiyor diye bir avuç insan toplandık da gösterdik bu kötülüğü.
Bizimle aynı düşünmeyen, bizimle aynı şeye inanmayan ve daha birçok kendimizden farklı olduğunu düşündüğümüz insanlara yaptığımız ve yargılarımızla sınırlandırdığımız gibi stadyumda da gösterdik içimizdekini.
Platon’ a göre “Sadece bir iyi vardır: Bilgi, sadece bir kötü vardır: Cehalet” Yani der ki hiç kimse bile bile kötülük işlemez, kötülük bilginin eksikliğinden kaynaklanır. İnsanları değil onların bilgisizliğini terk etmek bu aşamada attığımız en büyük adım
olacaktır ve devam eder onlar özünde kötü oldukları için değil sadece içlerindeki iyinin bilgisine ulaşamamış oldukları için bu şekildedirler. Bu kategoriye sanırım “onun içinde bir kötülük yok” dediklerimiz giriyor. Ama görüyoruz ki öyle değil iyi de kötü de bizim içimizde hangisini kullanacağımıza biz karar veriyoruz. Eğitim kısmına gelince, sanırım okulda öğrendiklerimize ek olarak seçmeli iyilik dersleri verilmeli. Bu ülkede nereye bakacağımıza kadar tartışıldı o yüzden ilk dersin konusu da bu olmalı ne aşağıya ne yukarıya durmayın hadi içimize bakalım.