GÜVENDİĞİMİZ DAĞLARA KAR YAĞDIĞINDA

0
1302

Hz. Pirin bu alemdeki tek dostu Şems-i Tebriz-i bu konuda bakın ne güzel söylemiştir.
Güvendiğiniz dağlara kar yağdığında en güzel çare, dağ ile karı baş başa bırakmaktır.
Gün gelip karlar eridiğinde, dağ yolunuzu gözlediğinde en güzel cevap başka bir dağdan selam yollamaktır.
Düşene yüreği sızlamayanın, eli uzanmayanın, sevgiden nasibini almamışlara bin kere karlar erise ne olacak?!
Gün ola devran döne denmiştir.
Gün gelir altın kapı, ağaç kapıya muhtaç olur.
Dağlara kar yağdırıp gelemesin, gidemesin, erişemesin, semtimden bile geçmesin diye düşünenleri bırakın o yağdırdıkları kar ile birlikte gururlarıyla, kibirleriyle, insana tepeden bakmaları ile, atıp savurmalarıyla, görgüsüzlükleriyle, adap ve edep bilmemezlikleriyle baş başa kalsınlar.
Haddin bilmezin insan değerini anlamazın alacağı en büyük ders böyle bir derstir.
Söz verin sözünde durmaz, aranır arandığı yerde bulunmaz, bir dizi mazeretlerin arkasına sığınır, düşenin dostu olmaz sözü çok manidardır, anlayana ibrettir. Tam bir imtihandır.
Bu yazımızı Ali Asker Enül’ün bir şiiri ile tamamlayalım.

Ey sevdiğim, ey iki gözüm
Eğer diyorsan ki?
Güvendiğim dağlara kar yağdı
Eğer diyorsan ki?
Tutunduğum dallar kırıldı…
İşte iki gözüm mesele burada!!!
Sorun ne senin güvendiğin dağ.
Ne de tutacağın dal…
Asıl mesele
Senin kendine sıkıca sarılmayışındandır…