Bundan dört ay önce sahnede eski yardımcısına “Sapıklığı imamhatipli olmasından kaynaklanıyor” diye saçma mı saçma, gudubetçe bir laf etmiş.
Hiç iyi etmemiş eyvallah.
Hata mı yapmış? En büyüğünden yapmış.
Toplumun hiç de azımsanmayacak derecede kalabalık bir kesimini hem rencide etmiş, hem aşağılamış, hem de ötekileştirmiş. Ona da eyvallah.
Bu gelişmelerden sonra hiç işlemeyen hukuk taze bir savcı elinden çalıştırılıyor ve Gülşen işlediği kabahatin katbekat ağır biçimde karşılığını görüyor. Zindana atılıyor.
Bu saatten sonra da gündem kilitleniyor ve herkes Gülşen’e bakıyor.
Bu durum bizim memleketçe ortadan ikiye bölünmüş olduğumuzu bir defa daha bize hatırlatıyor.
Gülşen’i savunanlar ve Gülşen’e saldıranlar.
Gel gelelim tutukluluk çok ağır bir karar. Bunca suçun işlenip kelebek gibi özgürce sokaklara salınıverenlerin yanında Gülşen’in anında kodese tıkılması içimizi burktu mu? Hem de çok fena burktu.
Ancak meselenin asıl önemli kısmına dönecek olursak;
Kendi açımdan adalet sorunu bir kenara Gülşen’in iktidara malzeme vermiş olmasına kızmamak elde değil. Söylediklerinin de savunulacak zerre tarafı yok.
Bu ülkede üstten bakışçı ön yargılı zihniyet senden benden her kesimden çıkıyor. Laik kesimden de, dindardan da, sosyalistten de, ateistten de çıkıyor. Adeta önyargılar ile beslenen bir toplum olduk çıktık.
Bütün bu kamplaşmanın ve suni gündemin üzerine örttüğü ise yoksulluk, çaresizlik hatta kimsesizlik içinde ezilen kesimler ve onların yaşadıkları dertler.
Ülkenin başındakilerin bizleri sürüklediği felaket durum ortadayken.
Bu iktidarın gidişatının en kesin dayanağı ekonomik facia iken inanın gözler başka sorun başka dert görmüyor.
Feda edilenler edildi daha da edilecek. Niceleri bu yolda mahpusa da düştü, toprağa da (Gezi Şehitleri) ama hiç bir şey bunların gidişini engelleyemeyecek. Yolda düşende olacak, düştüğü yerden kalkan da. O yüzden asıl gündemden hiç uzaklaşmadan ilerlemek gerekiyor.
Seni beni bizi de alsalar.
Karanlığın içinde kaybolacaklar.
Ne cezaevleri yeter aydınlığı bastırmaya, ne zincirler tutar artık bilekleri.
Karanlığın yırtıldığı yerden görünen gelecek bizim.
Hepimizin.