Akşamdan bu yana, ülkenin neredeyse tek gündem maddesi Canan KAFTANCIOĞLU hakkında verilen mahkumiyet ve siyasi yasak kararı. Oysa Canan Hanım, siyasi iktidarın hep gündemindeydi aslında. Çünkü bizden çok daha iyi biliyorlar ki, CHP’nin İstanbul seçimindeki çifte zaferin görünmeyen -belki de pek görünmek istemeyen- kahramanıdır Canan. Millet İttifakı bileşenlerinin, HDP seçmeninin ve sol / sosyalist çizgideki diğer pek çok küçük partinin destek verdiği aday Ekrem İMAMOĞLU olabilir, ancak bu bilgi eksiktir.
Millet İttifakı bileşeni İYİ Parti’nin iknaya ihtiyacı zaten yoktu, peki diğerleri…? Kim ikna etti onları..?
İçinde Meral AKŞENER’in bulunduğu bir ittfakın adayına oy vermek, HDP seçmeni ve sosyalist çizgideki diğer partilerin seçmeni için kolay verilebilecek bir karar mıydı? Değildi elbette. İşte bu noktadaki sürpriz ismin ta kendisidir Canan KAFTANCIOĞLU.
Kim ne derse desin, hayatında hiçbir zaman CHP’ye oy vermemiş ve vermeyi de düşünmeyen o ciddi kitleyi, Canan Hanım ikna etmeyi başarmıştır. Sol / Sosyalist partilerin potansiyel oy kitlesinin yaşadığı Beyoğlu, Sultangazi, Kadıköy, Adalar, Bağcılar gibi seçim bölgelerini, neredeyse sokak sokak dolaşan kimdi zannediyorsunuz? Kaportacı dükkanına girip hal hatır ettikten sonra, üstü başı kir pas içindeki Kürt çırağın uzattığı yağlı bardaktan çay içen, sonra çıkıp Küçükçekmece Halk Pazarında, yaşlı teyzenin poşetini taşıyan kimdi? Gündüz sokakta kağıt toplayıcısının çuvalına omuz verip, gece de Tarlabaşı’nda, Taksim Nevizade Sokak’ta, eğlence sektörü emekçilerinin dertlerini kim dinledi?
Zannediyor musunuz ki, İstanbul’da 806 bin oy fark kolay elde edildi?
Canan KAFTANCIOĞLU, bu farkın en önemli mimarlarından birisiydi ve AKP, bunun fena halde farkındaydı, bir bedeli olmalıydı. Sosyal medya hesaplarına sarıldılar, didik didik ettiler… Taa on yıl önceye kadar da gittiler… Buldular!
Oysa Canan’ın on yıl önce attığı birkaç tweet için yaygara kopartanlar, aynı tarihlerde, bu ülkenin gelmiş geçmiş en tehlikeli terör örgütü olan FETÖ’ye mehtiyeler dizip, Pensilvanya’lara kadar gidip, şahsın abdest peşkirini tutuyorlardı.
Şimdi bunların hepsi unutuldu da, Canan Hanım’ın 1915’te yaşanan Ermeni Tehciri hakkındaki görüşlerini yazdığı tweeti tartışmamız mı kaldı? Yahu bu yandaş tayfa, Canan KAFTANCIOĞLU’nun eşinin bir tatilde domuz eti yediğini bile yazdı!
Bu sosyal medya paylaşımları, attığı tweetler olmasaydı da, “gözünün üzerinde kaşın var” kıvamında bir bahane bulunup Canan Hanım’ın kalemi zaten kırılacaktı… Velhasıl bu cezayı fazlasıyla hak(!) etmişti.
İbrahim KILIÇ