GÖÇME DUR BEYİN!

0
570
The graduate brains leave the city with their luggage. (Used clipping mask)

GÖÇME DUR BEYİN!

Her ülke darboğaza girebilir. Bir zamanlar bolluk ve refah yaşanan nice ülkeler vardır ki şu anda sefalet içinde yoksulluğun pençesinde.
Bu ülkelere örnek vermek gerekirse;

Venezuella bir zamanlar dünyanın kişi başı milli geliri en yüksek ülkesiydi şimdi bir gofret ile bir depo benzin alınıyor. Benzin sudan değil havadan bile ucuz.

Yakın komşumuz İran geçmişte şaşalı bir yaşamın hüküm sürdüğü topraklarda İslam devrimi sonrası tam bir varlık içinde yokluk yaşanıyor.

Yine Güney Amerika kıtasından Arjantin’e bakacak olursak Avrupalı göçmenlerin bereketi sınırsız topraklar üzerine kurdukları ülke ekonomik kırılganlıkta ülkemiz ile her dönem yarış halinde.

Şu anda yaşanan sıkıntılı süreç sonunda Rusya’nında oldukça problemli bir sürece sürüklenmesi muhtemel. Putin’in ayağa kaldırdığı çökmüş ülkenin eski kötü günlerine dönmesi an meselesi.

Bu saydıklarımız bir zamanlar refah içerisinde olup şu anda darda olanlardan bazıları. Ülkemizi de ne yazık ki bu sınıfa almak üzereyiz.
Dünya’nın büyük bir kısmı ise ezelden beri yoksulluk altında inliyor. Kadim Afrika kıtasından Asya steplerine kadar insanlığın yayıp dağıttığı ne var diye soracak olursak herhalde cevap tek kelime ile “açlık ve yoksulluk” olurdu.
İnsanoğlunun dünyayı kendisine yaşamak için mi? yoksa Izdırap çekmek için mi seçtiği herhalde sosyolojik bir soru olsa gerek. Fakat açıklanamamazlığı adeta mitolojik bir durum.
Mikroskopla bakmaya gerek yok. Dünya düzeninin kurgusunun bu şekilde yapıldığı gerçeğini görmek zor değil. Peki bu düzenin devamını sağlayan temel itici güç nedir? Onun da cevabı basit; Beyin Göçü.

Yeni dünya düzeninin hakimi olan ülkelere bakın hepsinin temel gücünün kendilerine doğru çektikleri “yaratıcı-inovatif-akılcı ve çalışkan” insan kaynağından oluştuğunu görürsünüz.

Brain drain is a hidden tax on the countries left behind
Doğanın kuralı hiç değişmez; güçlü zayıfı yer, boşluk anında dolar, canlılar kendilerine sağlanan bolluk vadeden huzurlu ortama doğru göç eder. Eğer yetişen insan kaynağınızı elinizde tutabilecek derecede kuvvetli, çekici, özgür, yaratıcı ve fırsatlar bileşkesi bir ortam sağlayamıyorsanız yetiştirmek için türlü zahmet ve maliyete katlandığınız jenerasyonlarınızı kaybedersiniz.

Bu kayıp dünyanın bir başka bölgesine kazanç olarak yazılır. Bu hem iktisadi hem insani bir kuraldır.

YILLAR YURTDIŞINA GÖÇ
2016 56598
2017 75792
2018 93432
Kaynak: TÜİK

 

Aslında Darwin’in evrim yasalarının sadece yaratılış üzerine yorumlanması dar bir bakıştır. Beyin göçü bile sosyolojik olarak olduğu kadar biyolojik olarak Darwin’ci bir bakış ele alınarak “evrimsel” olarak incelenmelidir.
İnsanın insanla olan mücadelesi varolduğundan beri genetiğine yazılıdır.

İnsan; önce kendisine (doğumdan itibaren), sonra doğaya ve diğer canlılara en nihayetinde de diğer insan topluluklarına karşı mücadele halindedir. Geçmişte Neandartallerin bir başka insan türü olan Homosapiens tarafından yok edildiği gerçeği günümüzde milletler arası savaşlarda kendine yer bulmaktadır. Geçmişle ok/yay, balta ile yapılanlar bugün uçaklar, gemiler ve roketler ile yapılmaktadır. Aradaki fark sosyolojik veya biyolojik değil sadece tekniktir.
Ekonomik ve siyasi alanlarda irdeleyecek olursak, günümüzde Kapitalist sistemin duracağı/durdurulacağı noktada iki temel faktörün etkili olacağı öngörülebilir. Öncelikle tüketimi dayatan anlayışın terk edilmesi (inanması güç de olsa bu mümkün) bir diğeri de insanın bizzat kendisinin kullanılabilir / tüketilebilir bir meta olmaktan çıkartılmasıdır.
Üretmeden tüketmek paradoksu içerisinde sanal dünyaya doğru genişleyen ekonomik dünya artık dijitalleşen evreni/insanı da (NFT ve META VERSE) beraberinde getirdi.
Pazarlama konusunda günümüzü tarifleyen çok doğru bir sözü vurgularsak; Bir ürün eğer bedavaysa, muhtemelen o ürün sizsiniz! Üretim girdisi olmayan bir evrende insanın tüm değerleri ile satışa çıkması normal bir durum olsa gerek. Dijital/sayısal evrenin sayısal insanlarının da günü gelince beyin göçünü, savaşı, hastalıkları, kanunsuzlukları ve insani defolarını da dijitalleştireceğini bunları yarattığı evrene taşıyacağını öngörmek gerek.
Günümüzün analog/dijital olmayan dünyasında geleneksel savaşların yerine yürütülen savaşın da ürünü insanın kendisidir. Bu nedenle beyin göçü bir ülkeyi fethedip ele geçirilebilecek bütün emtiaların / nesnelerin en değerlisini elde etmeyi sağlar. Bu çarkın kurulmasını sağlayan ülkeye yani ABD’ye göçen her birey aynı zamanda öğütme makinesinin çarkını çevirmektedir. Nitekim sermayenin hakim olduğu düzende kimin nereden nasıl göçtüğü değil, bu yer değiştirme sonucunda elde edilen kazancın miktarı esastır. ABD’deki her biri global ölçekte olan şirketlerin neredeyse tamamı beyin göçü sayesinde ülkeye kazandırılmış kişilerce hayata geçirilmiştir.


Rusya’dan göç eden Sergei Brin Google’ı
Suriye’den göç eden ailenin bir üyesi olan Steve Jobs Polonya kökenli Steve Wozniak ile Apple’ı
Almanya Yahudisi Marc Zukkerberg ve Çinli eşi Facebook’u

hayata geçirip bugün dünyanın en önemli şirketleri haline getirdiler.
Liste saymakla bitmez.
Bu bakımdan yer altı zenginlikleri için savaşlar verdiğimiz gezegenimizin en önemli zenginliğinin insan olduğu gerçeğini erken fark eden toplumların önde olması kaçınılmazdır.

Ülkemizin kuruluş aşamalarında Nazi zulmünden kaçan bilim insanlarının Türkiye’nin bilimsel gelişimine ne derece katkıda bulundukları ortada. Bugün yüzlerce içi boş üniversitelerin asla başaramadığını geçmişte bir avuç göçmen bilim insanının yaptığı gerçeğini bilmek zorundayız.

Insanın zorunlu durumlarda başvurduğu bu yolculuğu olumlu değerlendiren ve insan onuru ile bağdaştıranlar; “Mustafa Kemal ve genç Cumhuriyet öncüleri gibi” süreci başı önde aydınlık gelecek için çabalayarak tamamladılar. Öte yandan beyin göçünün lideri olup bu öncüllüğü sömürge toplumları/ayrımcılık/felaket getiren girişimler (Silahlar vb) ile taçlandıranların tarihteki yeri ise utanç ile bezelidir.

Hiç bir zaman yanaşmasalar da Batı’nın bu konuda vermesi gereken çok özeleştiri olduğu ortada. Bir tarafta Türkiye’ye davet edilip aydınlanmayı aralayan bir lider diğer yanda nükleer silahları yine aynı bilim insanları ile gerçekleştiren Amerika. İnsanlığın savaşa ve barışa, ölüme ve yaşama dair deneyimi bu iki anlayış ile kendini belli etmektedir.

Tekrar ülkemize dönecek olursak bu konuda nispeten genç nüfusa sahip olmamız bir şans iken bu nüfusu başımızdaki AKP ve Dünya lideri “RTE” politikları sayesinde hızla kaybediyor olmamız kahredici bir gerçek. Dünya üzerinde belki de en zeki ve ülkesini seven bir o kadar da bahtsız ve kaderine küsen genç nesil bu topraklar üzerinde yaşıyor.

Hayat pahalılığı, gelecek kaygısı, işsizlik, otokratik yönetim, hukuksuzluk, eğitim imkanlarının kalitesizliği ve daha nice problem genç nesillerin üzerine yığılmış durumda. Bu kadar problemle baş edebilmelerini beklemek sadece hayalcilik değil biraz altı eşilecek olursa kötü niyet bile denebilir. Bir öncekilerin mahfettiklerinin yerine gelenlerin düzeltmesini ve temizlemesini beklemek kolaycı, ahlaksız ve etik dışı bir beklentiden başka birşey değildir. Üstelik Dünya üzerinde ağaca ve çevreye bu kadar sarılan bir neslin vermiş olduğu mücadeleyi onursuzca karalamak da yine bu topraklara özgü olsa gerek. (Fransa’da Sarı yeleklilere terörist diyenler ile GEZİ’yi terör eylemi yapan, Z Kuşağı filan tanımayız diyenlerin sandıkta alacakları cevabı hep birlikte göreceğiz.)
Gezi Direnişi'nden Hafızalarımıza Kazınmış 66 Eşsiz Görüntü

Son söz…

Akıldan ve akılcı düşünceden mahrum olan toplumların varlıklarını refah içinde sürdürebilmeleri tahıldan ve buğdaydan mahrum olanlardan daha yüksek olasılıktır. (Bkz. Japonya)

2. Dünya Savaşı'nın hemen sonrasında okula giden Japon öğrenciler.

Bu iktidardan sonra gelecek olanların derhal ve ivedilikle tersine beyin göçü ile ilgili program hazırlamaları gerekmektedir. Henüz bu konuda ne çalışma yapıldığını bilmiyoruz? Umalım ki geleceğimiz olan genç nesilleri ait olduğu topraklarda özgürce yaşayan, demokratik, aydınlık bir geleceğe ikna edebilen bir program olur. Bu konuda vaat edilmiş değil gerçekleştirilmiş projeler görmek dileğiyle.

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here