DUYGULARLA BİR TANIŞ OLALIM

0
371

Gülümsemenin yüzünüzde her daim yer ettiği güzel bir gün olsun. Bu yazımda sizlere biraz duygulardan bahsetmek istiyorum. Duygular bazen kendimizi anlamamızı sağlayan en temel araçlar, bazen de en büyük baş belalarımız olabiliyorlar. Ama bana göre; bu dünyada bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimiz birçok farklı duyguya sahip olabilmemiz. Bu sayede çok daha çeşitli ve aktif iletişim kurabiliyor, birbirimizi sözcükler ya da sesler dışında da anlayabiliyoruz. (anlamaya çalışabiliyoruz)

Peki tüm bu duygular neden ya da nasıl var?

Bilimsel açıdan bakıldığında, duygularımız beynimizin ürettiği hormonlar aracılığıyla oluşuyor. Düşüncelerimiz ya da iletişim anında ortaya çıkan etkenler, bu hormanların aktif olmasını sağlıyor ve böylece duygularımız oluşuyor. Ancak, spirutual açıdan bakıldığında, duygular bedensel değil, daha çok ruhsaldır. Yani spiritual açıdan duygular temelde kalp çakrası olmak üzere diğer tüm çakraların ortak etkileri sonucu ortaya çıkıyor. (çakraları ayrı bir yazımda ayrıntılı olarak anlatacağım) Yani bir ya da birkaç çakra, bir duygunun oluşumunu sağlıyor. Örneğin; Sevgi, kalp çakrası tarafından oluşturuluruyor; bağlılık, karın çakrası tarafından. Ruhumuzdan gelen enerji çakralar aracılığıyla duyguların oluşumunu gerçekleştiriyor.

Günlük yaşamımızda duygular kuşkusuz bizim için çok önemli. Sosyal hayatımızı tamamen duygularımız çerçevesinde oluşturuyoruz neredeyse. Hatta insanların bir kısmı kararlarını duyguları ile alabiliyor. Tabii her şeyde olduğu gibi duygularda da aşırı olmak yaşam deneyimimizde bize olumsuz bir etki bırakabilir. Örneğin; herkesten bir tehlike gelecekmiş gibi korkup insanlardan uzak durmaya çalışırsak, bu bizim sosyal hayatımızı olumsuz etkileyebilir. Ya da çevremize karşı çok fazla nefret beslersek bir süre sonra nefret duygusunun yarattığı negatif enerji bize de zarar vermeye başlayabilir. Örneğin; bir insan çok fazla kıskançlık duygusu taşıyorsa bu özgüven eksikliğine işarettir.

Duyguların dengesizliği sadece olumsuz duygular için değildir. Mesela; birini çok fazla sevmekte zaman içerisinde size ve karşınızdakine zarar vermeye başlayabilir. Fazla sevgi zamanla bağımlılığa dönüşür.
Ya da fazla sevgi dolu olmak olaylara sadece iyi yönleriyle bakmayı veya hayatın olumsuz yönlerini görmenizi engelleyebilir. Bu nedenle çok fazla zarar görebilirsiniz. Sürekli mutlu olmak ya da mutlu değilseniz bile öyleymiş gibi davranmak aslında sadece sorunlarınızı geriye attığınızın bir işaretidir. Her şey ancak olması gerektiği gibi olduğunda biz tam anlamıyla kendimizi fark edebiliriz.

Peki duygularımızın aşırı olup olmadığını nasıl fark edebiliriz?

Her şeyden önce hayatın akışı içerisinde kendimizi gözlemlememiz gerekiyor. Örneğin; Yakınlarınızdaki kişilerle iletişiminiz nasıl? Onlara nasıl davranıyorsunuz? Duygularınızı gösterirken hal ve tavırlarınız nasıl? (aileniz, eşiniz/ sevgiliniz, çocuklarınız, dostlarınız) Ondan sonra bakışlarınızı genele çevirin günlük yaşamda çok fazla sinirleniyor musunuz? Sizi rahatsız eden çok fazla olay oluyor mu? Sonrasında kendinizle kaldığınızda tüm bunları düşünün ve öncelikle kabul edin. Unutmayın ki iyi ya da kötü hissettiğiniz tüm duygular sizin. Onları siz var ettiniz. Sonra hayatınızda olmasını istediğiniz tüm iyi duyguların sizinle kalmasını ve sizi rahatsız eden kötü duygularınsa akıp gitmesini isteyin. Alıp verdiğiniz her nefesle birlikte, tüm kötü duyguların sizden uzaklaştığını düşünün.

Bizi biz yapan en temelde duygularımız ve hissettiklerimizdir. Yaşamda bizler böyle var oluyor ve varlığımıza böyle bir anlam verebiliyoruz. O nedenle, tüm bunların denge ve uyum içerisinde olması, bu denge ile bizi daha da geliştirip dönüştürmesi tamamen bizim elimizde. Duygularımızı yönlendirecek olan biziz hem de şimdi…

Mustafa Caner ZENGİN
Ruhsal Gelişim ve Meditasyon Eğitmeni

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz