Dem Çeeeek !

1
362

Evrenin şark hizmeti Dünya üzerinde yine ilginç olaylar meydana geliyor. Bayrak, elbette canım ülkem Türkiye’ de. Ekonomiden dine, siyasetten dine, toplumsal sorunlardan dine… – ERROR- bir çok gündem mevcut. Sonu ise hep aynı yere çıkıyor, “dinle”.

Çin alfabesinde Çince “dinlemek” sözcüğünün her bir harfin anlamı vardır. Dinlemek, önem vermektir. Dinlemek, bağlantı kurmaktır. Kulağımıza çarpan kelimeler değildir. Dinlemeyi doğru gerçekleştirdiğimizde iletişimi de doğru kurabilir ve sorunlarımızın üstesinden gelebiliriz. İletişim tek taraflı değildir. Büyük küçüğü de dinlemelidir, öğretmen öğrencisini, iktidar halkını…

Bizim çözüm odaklı olduğumuz zaman her şeyi çözebileceğimize dair güçlü inançlarımız var. Birbirimizi gerçekten dinlediğimizde, anlamak istediğimizde. Fakat bu yaklaşım sorunu doğru yerde arıyorsak işe yarayacaktır. Mecliste bugün yapılan görüşmede ülke için en önemli sorunlardan biri üzerine konuşulmuş. Başlık “Animeler dinden çıkmaya sebep oluyor”. Bilmeyenler için anime: Japonya’ya özgü Manga çizim sanatıyla çizilmiş çizgi film, animasyondur. Bunun üzerine animeden cevap gelmiş : “Ben ne alâka ya?

İkinci olarak gündemi meşgul eden ise ürünlere gelen zamlar. Bu seferki büyük bir kitleyi sinirlendirmiş görünüyor. Şairler ve şiire gönül vermiş aşıklar… Ceplerinde para olmadığında en azından aşkımız var deyip “çay var içersen, ben var seversen” diyen aşıklar şokta. Alkol ile demlenemeyen kitlenin kalemine çay yeterken, son zamlardan sonra kalemleri ellerinden alınmış durumda. Bununla birlikte yıllardır sorulan aşk karın doyurur mu sorusu da tekrardan gündeme gelmiş bulunuyor. Parası olmasa da derdin yanında iyi giden, “hele bir çay koy içelim konuşuruz”, “olsun be üzülme, bir çay koyayım içeriz iyi gelir”, “bir çay içelim yemeği bastırır” sözleri tarih oldu. Bu sonuncusu biraz muallakta. Bir: bu yediklerimizi bastırmak için semaverlerce çay gerekir ki bu şu şartlarda mümkün görünmüyor. İki: karnını tıka basa doyurabilen evlerin sayısı kolayca hesaplanır. Bir insana yapılabilecek en kötü şey umutlarının elinden alınmasıdır. Fakat unutmayın ki babanın da dediği gibi: “yakarsa dünyayı garipler yakar”.

Şanlıyız ki cennet gibi bir vatanda yaşıyoruz ve turizmle ayakta kalıyoruz. Bu sene turistlere sunulan imkânlar daha da fazla. Tek parayla hem Ortadoğu, hem Afganistan hem Pakistan kültürü yaşanabiliyor. Hele bir de 500 bin dolarınız varsa alın size vatandaşlık, gelin ve bu heyecan dolu ülkede deneyimin alâsını yaşayarak kişisel yolunuzu tamamlayın. Yemekler, deniz, kum, güneş bir çok doğal güzellikten faydalanırken, bir yandan da acaba bugün hangi mültecinin TikTok videosunda kendimi göreceğim diye heyecan yaşayın. Öyle ki her şey gelen turistler için deyip Türkler azınlık durumuna çekilme gayretinde. Misafirliğin kısası makbuldür bizim kültürümüzde. Fakat gelen gitmediği için bari onları mutlu edelim de işe yarasınlar denilip bilbordlar Arapça yazılarla türbelere dönüştürülüyor. Gitmeye niyetlenen kesimin ise kafaları karışık. Çünkü güvenli bölge denilen yer artık kendi ülkelerinden daha güvensiz hâle gelmiş durumda.

Her ne olursa olsun biz vatan hâini değiliz. Çünkü bu vatanı seviyoruz ve ülke için yapıyoruz her şeyi. Bakmayın siz ipini koparan kolayca gelsin, ülkenin seviyesini düşürsün diye kapıları sonuna kadar açtığımıza. Bakmayın mülteci olan gençlere otel kapattırıp tatil yaptırdığımıza. Bizim gençlerimiz anlayışlıdır. Ne de olsa yıllardır işsizlik ve gelecek kaygısı yüzünden kendi canlarına kıyarak çözüm buluyorlar. Gerektiği yerde bir “hayır” oyuyla bir ülkenin kaderini değiştiririz.

Sevgilerimle; ülkesini çok seven yönetici.