Yerel seçimlerden büyük bir zaferle çıkıldı. Doğal olarak her kesin umudu tazelendi. Eyvallah
Ülkenin dört bir yanından sevinç içerisinde paylaşılan fotoğraflar var. Yeniliğin, zaferin ve umudun fotoğrafları.
Senelerdir yaşanan seçim hüsranı yavaş yavaş terse dönüyor. Yıllardır gerek yerelde gerek hükümet idaresinde muhalif olan ülkenin Cumhuriyetçi – seküler kesimi iktidar yüzü görmeye başlıyor.
Kılıçdaroğlu’nun açtığı yoldan ilerleyen partisi ve çiçeği burnunda genel başkanı, başarılı ve yoğun bir çalışma sonucunda ülkeyi kırmızıya boyamayı başardı.
Belediye yönetimlerinin el değiştirmesi hemen öncesi ve sonrasında ise türlü rezillikler gün yüzüne çıkmaya başladı.
Gösterişli şaşaalı başkanlık katları mı dersin?
Devir teslime dakikalar kala işe doldurulan yığma kalabalıklar mı dersin?
Belediyenin kasasını boşaltmak için son gün tahvil edilen ihaleler mi ararsın?
Hepsi burada.
Açıkçası başta CHP’li olmak üzere muhalefet partisi başkanlarının işi zor. Hem de çok zor.
İmkansız mı peki? Değil.
Bu ülkeyi imkansızın içinden çıkanlar kurdu. Aynı anlayışla gidenlerin başarması da mümkün.
Ülkenin ekonomik durumu hepimizin malumu.
Dünya standartlarının bile çok altında bir kişi başı gelir, çok çok üstünde bir enflasyon ile karşı karşıyayız.
Yerelde başar ki iktidara gidebilesin sözü artık geçerliliğini yitirdi.
Yerelde başarılı olmak yetmeyecek.
Önceden ülkenin kaynakları oldukça boldu. Şimdi ise gelirleri oldukça dar. Kaynakları ise temlikli yani ipotekli.
Ülkedeki geçiş süreci bütün bu bileşenleri doğru yönetmekten geçiyor.
Basına çarşaf çarşaf düşen “Patiswiss” rezaleti devasa buz dağının görünen kısmı. 250 Milyon dolar ciro yapmış bir şirketin bir işçiden daha az vergi ödemesi gibi bir rezillik var.
Muhalefet cephesinden bu duruma karşı çok daha yüksek bir ses çıkması gerek.
Bizlerden tıkır tıkır alınan, şakır şakır harcanan vergilerimiz ortadayken bu duruma ses çıkartmamak ortak olmaktır.
Şu anda bile 5’li çete başta olmak üzere sözüm ona holdinglerin, şirketlerin borçları silinmekte!
Geçmişte yapılanların hesabını sormaya gelecek olan bir Muhalefet vardı. Vaadi belliydi: Çalınan 128 Milyar dolar ve tefecilik ile el konulan 450 Milyar dolar halka geri kazandırılacaktı!
Peki şu anda böyle bir söylem var mı?
Varsa biz neden duyamıyoruz?
Hizmet adı altında sermaye dönüşümünü, gaspını yapanlardan hesabı sormayacak mıyız?
Zar zor geçinse bile vergisini verenin, primini ödeyenin, kimsenin bir kuruşuna göz dikmeyenin ve çoluğu çocuğu ile sofrasından kısanın ahını öylece bırakacak mıyız?
Biz bırakamayız!