THE BATMAN : UMUDA UZANAN BİR İNTİKAM HİKAYESİ
Marvel ve Dc’nin aşırı gerçek dışı, görsel efekt filmlerinden sıkılan insanlara ilaç gibi gelen Joker filminden sonra Dc izleyenlerden iyi geri dönüşler almış olmalı ki aynı şekilde çizgi romanlarına yakışır karanlık bir Batman filmi ortaya koyuyor. Daha önce Maymunlar Cehennemi serisine film çekmiş olan yönetmen Matt Reeves’in Batman’i, yaptığı ilk büyük beğeni toplayan işi oldu diyebiliriz. Yönetmenin ilerleyen zamanlarda daha iyilerini çekmesini sabırsızlıkla bekliyoruz.
Bu filme tam olarak süper kahraman filmi dememiz mümkün değil. Daha çok dedektiflik üzerine kurulmuş polisiye bir film. Hikaye akışı Riddler adlı bir seri katilin cinayet sonrası olay yerine “Batman’e” diye bıraktığı notlardan ipuçlarını takip eden Batman’in mücadelesi üzerine akıyor. İlk defa tanrı gibi gözüken bir süper kahraman yerine; tecrübesiz, yalnız ve kusurları olan bir insan figürü ortaya koyuluyor. Binadan atlamadan önce korkan bir Batman ya da Celine’in(kedi kız) ilgisi karşısında ne yapacağını bilemeyen, hiç sevgilisi ya da arkadaşı olmamış asosyal, sıradan bir insan figürü olarak görüyoruz Batman’i. İpuçlarının takip ederek katili yakalama öyküsü, izleyenlere Zodiac ve Seven filmlerini anımsatıyor. Bakıldığında Batman filmde iyi bir dedektif değil. İpuçlarını bulup katilin önüne geçemiyor. Katil kendini ihbar ettiği için yakalanıyor. Riddler karakteri Batman’in karşısına geçtiğinde başta onunla aynı tarafta olduğunu, onun sayesinde görünebilir olduğunu söylese bile o kadar zeki değilmişsin demeyi de ihmal etmiyor. Başlangıçta Batman ve Riddler karakterleri pek çok konuda benzerlik gösteriyor. Riddler Wayne’lere bağlı olan bir yetimhanede büyümüş. Bruce gibi yalnız ve sahipsiz birisi. Filmde Riddler karakterinin yakalanmadan önce kafede boynu eğik bir şekilde oturması bana yalnızlığın ressamı denilen Edward Hopper’ın meşhur “Gece Kuşları” tablosunu anımsatıyor. Ona tam olarak saf kötü yakıştırması yapmak pek mümkün değil. Çünkü suçluları öldürüp, yolsuzluktan kırılan şehri düzeltmeyi amaçlıyor. Batman’le ayrıldığı nokta ise Batman suçluları öldürmezken Riddler onları öldürüyor. Tabi ki filmin seyriyle birlikte bu dengeler altüst oluyor.
Film mükemmel bir giriş sahnesiyle açılıyor. Cadılar Bayramı’nda herkes sokaklarda maskelerle gezerken kötüler suç işlemeye devam ediyor. Gökyüzünde Batman işaretini gören suçluların karanlığa bakıp ürpermesi, onun içlerinde yarattığı korkuyu hissetmemiz ve Batman’in hiçbir şey söylemesine gerek kalmaması ne kadar büyük bir gücü olduğunu ortaya koyuyor. Her gün eve geldiğinde gözündeki kamera lensi çıkarıp Gotham günlüğü tutması da güzel bir detay olarak görünüyor.
Batman’in müziklerini Micheal Giacchino üstleniyor. Açıkçası Hans Zimmer’dan sonra hiç bu kadar iyi bir besteci duymamıştım. Filmin gerilim dozu müziklerle birlikte artıp azalıyor. Aynı zamanda Nirvana’nın “Something In The Way” şarkısı filmin karanlık havasıyla inanılmaz iyi bir uyum yakalamış. Filmden çıktıktan sonra hemen filmin bestelerini bulmaya çalışıyorsunuz benden söylemesi.
Filmin görüntü yönetmeni Greig Fraser, aynı zamanda DUNE(2021) filminin de sinematografisini üstlenmişti. DUNE da olduğu gibi yine inanılmaz iyi bir iş çıkarmış. Gotham şehrinin iç karartan, tekinsiz ve umut vermeyen atmosferini çok iyi yansıtmayı başarmış. Çok kurgusal ve var olmayacak bir şehir izlenimi vermiyordu Gotham. Yönetmen zaman zaman kamerayı farklı teknik açılarda kullanmayı ihmal etmemiş. Araba takip sekansında tekerleklere yaptığı yakın plan ya da Batman’in polislerden kaçtığı sıra yukardan paraşütle atladığı sahnede arkasına koyduğu kamera sayesinde olayların aksiyonunu daha da yakından hissedebildiğimizi düşünüyorum.
Riddler’ın Gotham şehrinin yozlaşmış polis ve siyasetçilerini hedef alırken, Batman’in bilmeceleri çözmekten içten içe keyif aldığına neredeyse eminken, okların Bruce Wayne’e yani kendine döndüğünü görünce işin rengi değişiyor. Çocuk yaşta ailesini kaybetmiş Bruce onlar hakkında sınırlı bilgiye sahipken Riddler’ın ortaya çıkardığı videolar sonucunda annesinin bir dönem akıl hastanesinde yattığını ve babasının onu korumak için mafya olan Falcon’dan yardım istemesi üzerine masum bir muhabir ölüyor. Bu durum yüzünden o zamana kadar çizilmiş yoksullara yardım eden Thomas Wayne(Bruce’un babası) imajı yerle bir oluyor. Neye inanacağını bilemeyen Bruce soluğu her zaman yanında olan tek insan Alfred’ in yanında alıyor. Gerçekleri öğrendikten sonra bugüne kadar inandığı her şeyin aslında yanlış olabileceği korkusu karakterin gelişiminde önemli bir yer tutuyor.
Yola “Ben İntikamım” diye başlayan Batman’imizin amacı başta kötüleri korkutmakken filmin sonlarına doğru yaşanan tüm olanlardan sonra olay yerinde insanların yanında kalıp, onlara yol gösterdiğini görüyoruz ve o artık “kötüleri korkutmak değil, iyilere umut olmak istiyorum” diyor. Bu sayede Batman karakterinin evrilerek daha büyük bir amaca hizmet etmeye başlayacağına ön ayak oluyor bu film.
Batman’i canlandıran Robert Pattinson, Batman olarak iyi bir iş çıkarsa Bruce Wayne halini sevebilecek kimse olduğunu düşünmüyorum. Kostümü iyi tasarlanmış fakat o meşhur boğuk Batman ses tonundan maruz bırakılmışız. Diğer Batman filmleriyle kıyaslanıldığında bu film tamamen Batman karakterine odaklanmış dememiz mümkün. Bruce Wayne’i çok az görüyoruz. Hatta Bruce halinde bile kostümsüz Batman gibi. Playboy Batman’le uzaktan yakından alakası yok. Şirket işleriyle de hiç ilgilenmiyor. Tüm hayatı Batman olmak olan, yapayalnız bir Bruce var karşımızda. Onun bu kadar insansı özellikleri yavaş yavaş filmde içinize işliyor ve karakteri benimsemenize yardımcı oluyor. Bu sayede film bittikten sonra üzerinizdeki etkisi diğer kurgu filmlerinden daha fazla oluyor. Alfred rolüyle Andy Serkis’ın pek etkisi yok. Aynı şey kedi kız içinde geçerli. Zoe Kravitz’in canlandırdığı Kedi Kız, Falcon’un kızı olması ve onun mekanında çalışmasından dolayı Batman’in içerde bir gözü olmasını sağlamaktan öteye gidemiyor. He bir de Bruce’un da bir kalbi olduğunu ve sevgiye ne kadar aç olduğunu görmemize fayda sağlıyor. Kötü karakter olan Riddler’a, Paul Dano mükemmel bir şekilde can vermiş. Ve filmin sonlarında ufaktan gösterilen Barry Keoghan’ın Joker olabilme söylentileri etrafta geziniyor. Fakat şu an kimsenin yeni bir Joker karakterine ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Onun yerine Batman çizgi romanlarında geçen farklı bir kötü karakteri olmasını umut ediyoruz. İnanılmaz iyi makyajı ve oyunculuğuyla Colin Farrell filme büyük bir renk katmış. Hbo Maxyakın zamanda, Matt Reeves yönetmenliğinde Penguen karakterinin dizisinin çekileceği resmi olarak duyurdu. O diziyi de sabırsızlıkla bekliyoruz.
DİPNOT: Filmde geçen şifrelerden birinde “You are el rata alada” yazan Riddler’ın ipucunu bulan Batman başta bunu yanlış yorumlasa da sonradan doğru mesajı alıyor ve “you are el” kısmının “url” olduğunu anlayarak “Url.rataalada.com” a giriş yapıyor.www.rataalada.com diye girerseniz gerçekte var olan bir site. Buraya girip Riddler’ın bilmecelerini çözebilirsiniz.