ATAN GALİP!
Kendisi ülkenin görüp görebileceği en düzgün insanlardan birisi. Bunu a’dan z’ye herkes kabul ediyor.
Bu nedenle siyasetin çamurlu yolundan uzak durmalı ve asla bulaşmamalı.
Çamurlu kirli siyaset söz konusu olduğunda Kılıçdaroğlu’nun ne karakteri el verir ne de gücü yeter.
Eleştiri siyasetini bir kenara bırakmalı, partisine de bıraktırmalı. Vatandaş eleştiriyi ne görmek ne de duymak istiyor.
Çoktan demode oldu üstelik itici de.
Gençlere asla olmayacak şeylerden bahsetmemesi gerekiyor. Gençler artık siyasetin sonuç getirmediğini düşünüyor.
Siyasi partilerin hiç birinin ülkenin ihtiyaç duyduğu aydınlığa çıkarabileceğini düşünmüyor.
Bu seçimde Kılıçdaroğlu’na çok iyi aday profili olmasından ziyade Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi soktuğu bunalımdan dolayı oy verecekler. Acı ama gerçek.
Çok iyi bildikleri bilgisayar ve teknoloji dünyasında birbirleri ile sürekli etkileşim halindeler. Umuda dair en ufak bir kıvılcım bile gençleri heyecanlandırır.
Ülkenin ak saçlıları ve emeklileri Erdoğan’ın rüzgarına en çok kapılan kesimi oluşturuyorlar. Erdoğan nazarında eleştiri yapmaktan / polemik siyasetine girişmekten / kendisiyle kıyaslama yapmaktan kaçınmalı. Erdoğan bu konuda en üst segmentte yer alıyor. Sollar geçer. Onun yerine emekli ikramiyesi, asgari ücret seviyesine yükseltme teklifleri gibi emeklilere yapılan alternatif güzellikler vurgulanmaya devam etmeli.
Milletin Sesi mitinginde vurguladığı artık 84 Milyon olarak bir olmak konusu, ülkenin artık dönülemez bir yıkıma sürüklendiği, tarımdan, hayvancılığa, sanayiye, öğrencisinden, emeklisine her kesimin ümitsiz ve çaresiz bir durumda olduğu gerçeği altını kalın çizilmesi gereken konular. Seçim çalışması tamamen bu yönde ilerletilmeli.
Kılıçdaroğlu’nun bu seçimde yapmaması gereken şeylerden belki de en stratejik olanı ise sadece kendi kurmayları ile yol yürümek hatasına düşmemesi olacak. Toplumun bütün kesimleri kucaklanacaksa bütün kesimlerinin temsil edildiği bir kurmay heyeti oluşturulmalıdır. Bir gözün görmediğini bir diğer göz, bir kulağın işitemediğini bir diğeri işitmeli.
İnsan vucudu boyut kavramını bu ikili sisteme borçludur. Benzetmek gibi olursa seçim ofisinin de bu biyolojik donanıma sahip olması gerekiyor.
Ancak bu şekilde 2 boyutlu seçim sonuç tutanağından 3 boyutlu bir gelecek inşa edilebilir.
Eskiden sokak futbolunda maç uzayınca “Atan galip” kuralı devreye girerdi. Şu anda geldiğimiz seçim (hatta en son yerel seçim galibiyeti) sürekli gündemde tutulmalı. Siyasette de Kılıçdaroğlu ve ekibi “Atan Galip” kuralından gitmeli.
Bu seçim bu mahalledeki son karşılaşma. O nedenle hiç kimsenin hatasına kurban edilemeyecek derecede önemli. Öyle yok seçim sandıkları hatalı oldu, yok aday ortadan kayboldu (Bay İnce) yok efendim oylar sonradan eklendi gibi bahanelere insanların karnı tok. Bu seçim AKP’nin kendi eliyle getirdiği başkan görünümlü diktatörlüğün de sonu olacak. O yetkiler kullanılarak ülkenin yeni anayasası da hazırlanır, hukuk da düzeltilir, diplomasi de yerine oturur, ekonomi de kanatlanır. Yeter ki yetkili, liyakatlı ve kendisinden (ailesinden) çok ülkesine çalışan bir lider tarafından kullanılsın.
İşte o zaman son golü atan galip gelir. Unutmadan ekleyelim; bu karşılaşmada tribün yok herkes oyunda…
Eren Soydemir
22/05/22