Baştan söyleyelim Akşener bu oltaya gelmez. Neden diye soracak olursak; her şeyden önce oltanın ucundaki yem cazip değil. İkincisi şimdi ülkedeki siyasi atmosfer tarafların kozlarını ayrı ayrı paylaşmasını gerektiriyor. Millet İttifakı’nın karşısında yer alan Cumhur İttifakı büyük ihtimalle iktidarının son dönemini yaşıyor. Önümüzdeki seçimde iktidar değişimi çok olası bir durum.
Gerek ekonomik göstergeler gerekse ülkenin girmiş olduğu karışık ortam iktidarın ve tek adamın savunulacak hiç bir yanının olmadığını ayan etmiş vaziyette.
Bütün bu şartlar değerlendirildiğinde Millet İttifakı’nın dışına çıkmak potansiyel iktidarın da dışında kalmak demek olur. Bu duruma deneyimli siyasetçi olan Akşener düşer mi? Elbette düşmez.
Başbakanlık elden gitmeseydi Davutoğlu düşebilir ve mevkisine pençeleriyle sarılırdı demek daha makul bir görüş.
Partinin duayen ve efsane ismi olan ve yaşamının son zamanlarında saray turları yapan Oğuzhan Asiltürk sağ olsaydı Saadetin dümenine reis hakim olurdu demek de mantıklı olabilirdi.
Abdullah Gül ile bu dönem devam edeceğiz kardeşim, Gül benim yerime yine aday deseydi Babacan da babalar gibi karşı iskeleye ayak başardı fakat o ihtimal de çoktan rüzgar oldu geçti.
Masanın en kendinde ortağı olan Demokrat Parti’nin sağduyu ile hareket ettiğini görecek olursak.
Kılıçdaroğlu ülkeyi yeniden yaşanılabilir hale getirmek için yemin etmişken.
Bu zokayı masadan kimsenin bu şartlarda yemeyeceğini görmek için müneccim olmaya veya siyaset bilimci olmaya gerek olmadığı kanısındayım.
Bu masa böyle gider gitmesine de aslında geçmişinde bulunduğu masaları devirmeye yemin etmiş olanlarla ortaklık yapanların daha iyi düşünmesi gerekir.
Korkunun faydası yok, masa böyle devam ettiği sürece iktidarın gideceği korkusu dağları sarar durur.
Çözümü ne diye soracak olurlarsa herhalde reis EYT’ye takılmıyordur demek kafi sanırız. Şimdiden yolu açık olsun. Ülke yeni iktidar ile emeklilik için güzel bir hale gelir elbette.